SEO 101: Nedir - Nasıl Yapılır?

8 Ocak 2019

SEO 101

SEO Nedir, Nasıl Yapılır?

SEO'yu farklı kaynaklardan takip etmekten sıkıldınız mı?

Doktus Digital olarak size SEO'nun bütün inceliklerini anlatmaya geldik. 

Bu yazı serisini okuduğunuzda SEO hakkında bütünsel bir fikre sahip olacaksınız. Yanlış ve modası geçmiş uygulamaları değil, işe yarayan ve en hızlı sonucu alacağınız teknikleri öğreneceksiniz.

Anahtar Kelime Araştırması

Bir SEO çalışmasının ilk adımı anahtar kelime araştırmasıdır. Kelimeler hedefleyeceğiniz kitlelerin anahtarlarıdır. Doğru kelimeler size ihtiyacınız olan trafiği sağlar. En güncel bilgilere göre hazırladığımız rehberimiz ile hedef pazarınızı fethedin.

Site İçi SEO:
İçerik Oluşturma

Kelime araştırmasından sonra yapmanız gereken içerik üretimi ve site içi SEO çalışmasıdır. En kaliteli içeriği nasıl üreteceğinizi ve yapmanız gereken optimizasyonları öğrenin.

Site Dışı SEO:
Backlinkler

Site içi SEO'yu site dışı ile SEO ile desteklemek gerekir. Desteklemek diyoruz lakin 2019 yılında hala en önemli sıralama faktörü backlinkler. Fakat doğru backlink kazanımının nasıl olması gerektiğini biliyor musunuz?

Sorular

Konuya girmeden önce size bir kaç soru sormama izin verin.

İşletmenizin basarisi için SEO’yu ne kadar aktif bir şekilde kullanıyorsunuz?

SEO endüstrisine ait en güncel bilgilerin kaçına sahipsiniz ve kartlar Google tarafından yeniden dağıtılmak üzere tekrar karıldığında ne kadarını takip edebileceksiniz?

SEO sadece standart bir internet kullanıcısının ve firma sahibinin değil bir web tasarımcısının hatta çoğu dijital pazarlamacının dahi kendini tam anlamıyla veremeyeceği ve sürekli takip edemeyeceği engin bir alan. Bir de konu hakkında Türkçe kaynakların azlığı ve yeterince güncel olmamaları da eklenince problem çok büyük bir hal alıyor.

Eğer SEO’yu Türkçe kaynaklardan takip etmeye çalıştıysanız (muhtemelen bundan önce öyle yapıyordunuz) konunun bütün önemli ayrıntılarının metnin içinde kaybedildiğini ve yazılan az sayıda kaliteli yazının ise internetin farklı yerlerinde dağınık halde bulunduğunu fark etmiş olmalısınız.

Hatta muhtemelen bir ayrıntıyı tam kavradım derken Google’ın yayınladığı yeni bir algoritmayla bütün oyunu bozmuş olabileceğini de ihtimaller dâhilinde.

Tam da bu noktada kaseti başa sararak ülkemizde SEO konusunda önemli bir adım sayılacak bu seriyi kaleme aldık. Basmakalıp ifadelerden ve güncelliğini yitirmiş bilgilerden uzak, sizi direk amaca ulaştıracak olan bu yazı serisini kaleme almaya karar verdik.

SEO artık bir sır değil.

Bu rehberi tam anlamıyla okuyup anladığınız takdirde düşük - orta rekabetli kelimelerde arama motorlarında “rahatça” üst sıralara yükselecek rakiplerinizin kat be kat üstüne çıkacaksınız.

Buyrun başlayalım.

SEO NEDİR? (SEARCH ENGINE OPTIMIZATION)

SEO (Search Engine Optimization) en basit tanımıyla web sitelerini arama motorlarına göre optimize edip sayfaların arama sorgularında daha üst sıralarda yer almalarını sağlama çalışmasıdır. Türkçe‘ye arama motoru optimizasyonu olarak geçmiştir.

SEO günümüzde dijital pazarlamanın en önemli araçlarından biri olarak kullanılmakta.  Zaman geçtikçe önemi o kadar çok arttı ki bugün kendi içerisinde ayrı bir disiplin olarak ele alınıyor.

SEO’yu bu kadar önemli Yapan bütün bir dijital pazarlama eylem zincirinin en son halkası olması ve doğru uygulandığı takdirde etkilerini direkt görmemizdir. İyi planlanmış bir SEO stratejisiyle kurgulanmış başarılı bir SEO çalışmasının ardından çoğu zaman ekstra herhangi bir şey yapmamıza gerek olmaz ve sonuçlarını hisli bir şekilde görmemiz fazlasıyla mümkündür.

SEO’nun ne olduğunu ve önemini biliyoruz. Ama konunun teknik detaylarına ve nasıl yapıldığına girmeden önce arama motorlarının nasıl çalıştığı anlamamız arama motoru optimizasyonunu doğru şekilde anlamamıza yararlı olacaktır. Unutmayın, iyi bir SEO uzmanı bütünün içindeki bütün parçaları görebilmelidir.

ARAMA MOTORLARI NASIL ÇALIŞIR?

Arama motorları tüm bir web ortamını tarayan devasa sistemlerdir. Bu tarama işlemi web sitelerinin birbirlerine verdiği bağlantılar sayesinde olur. Arama motorlarının web sitelerini gezmeleri için görevlendirdikleri kodcuklara “spider” yani “örümcek” denir. Örümcekler bir web sitesine girdiklerinde o web sitesinin hem dâhili bağlantılarını (internal) hem de dışarıya açılan bağlantılarını (external) taramak suretiyle tüm interneti dolaşır, hemen hemen bütün web sitelerini veritabanlarına dâhil ederler.

Bunu ne için yaparlar? Çok basit: aranan soruların cevaplarını bulabilmek için. Peki, bir sorunun cevabının hangi sitede olduğunu belirlemek için başvurdukları yöntemler nelerdir?  İşte burası çok basit değil.

SEO eğer bir oda ise odanın anahtarı bu sorunun cevabında gizlidir.  Arama motorlarının kullanıcı sorgularının cevaplarını bulmak için kullandıkları yöntem algoritmalarında gizlidir.

Makalenin başında SEO için basit bir tanım yapmıştık. Aslında o tanımı daha kitabi hale getirmek gerekirse, SEO bir web sitesinin bu algoritmalara göre optimize edilmesi demektir.

90’larin sonlarında Google, Bing, Yahoo!, Ask gibi bir sürü arama motoru varken Google bu rekabetten başarıyla sıyrıldı. Bugün arama motorlarının en çok kullanılanı Google olduğu için yazı serisinin devamında Google’a göre optimizasyon teknikleri anlatılacaktır.

Peki, Google nasıl oldu da bu zorlu rekabetten bir anda sıyrılarak bugün bütün web dünyasını şekillendiren bir şirkete donuştu, ona biraz bakalım.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE GOOGLE ALGORİTMALARI

SEO’nun geçmişini ve bugüne gelene değin geçtiği süreçleri anlamadan günümüzde aldığı hali anlamamız kesinlikle mümkün değildir.

İnternetin ilk yıllarında statik bir web sitesi oluşturup  sayfanın içerisine kullanıcıların potansiyel arama sorgularını yani anahtar kelimeleri bolca boca edip (keyword stuffing) o web sitesini arama motorlarının sonuçlarında üst sıralara kolayca taşıyabiliyordunuz. (Maalesef kısıtlı ölçüde bugün de bunu uygulamaya çalışanlar mevcut) 

Bu yaklaşımın çok temel bir problemi vardı: sayfasına anahtar kelimeleri fazla fazla yerleştirilmiş herhangi bir web sitesi kullanıcının kafasındaki sorulara cevap vermese de üst sıralarda yer alabiliyordu.  Örneğin siz “deri ayakkabı” yazıp arattığınızda arama sonuçlarında hiç bir amaca hizmet etmeyen ve en masumunun niyeti size reklam göstermek olan onlarca web sayfası karsınıza geliyordu.

Bu noktada Google diğer arama motorlarından ayrılarak farklı bir algoritma geliştirdi. Bir web sitesinin üst sıralarda yer alabilmesi için başka Web siteleri tarafından tavsiye edilmesi şartını koştu. Bu tavsiye etme işlemi web sitelerinin birbirlerine verdiği dinamik bağlantılarla (linklerle) gerçekleşiyordu. Çok mantıklı bir hamleydi çünkü eğer bir web sitesi başka bir web sitesi tarafından tavsiye ediliyorsa muhtemelen spam değildir, değil mi? 

Fakat bu sefer de SEO’lar (Search Engine Optimizer) kendilerine sahte web siteleri kurup onlar üzerinden bağlantı alıyor veya başka web sitelerinden parayla tonlarca bağlantı satın alabiliyorlardı. Ista yeni bir problem daha.

O günden bugüne Google, algoritmasına link verenin otoritesinden hemen çıkma oranına (bounce rate), sitede kalma süresine kadar onlarca değişik faktör ekledi. Bütün bunların tek bir amacı vardı: arama yapan kullanıcıları doğru cevaplara yani doğru web sitelerine yönlendirmek.

Örneğin 2011 yılında piyasaya girip birçok web sitesini arama sonuçlarının üst sıralarından alaşağı eden Panda algoritması az önce bahsettiğimiz keyword stuffer’lar ile savaşırken, Penguin kalitesiz ve sahte linkleri hedef aldı. Google’ın son minör algoritma değişikliği 2018 Ağustos’unda Medic Algoritmasi ile oldu.

Bu konuyu şimdilik burada bırakarak gelin 2019’un ilk aylarını geride biriktiğimiz su günlerde Google’ın günümüzde web sitelerinden ne beklediğine, onları neye göre sıraladığına kendi yayımladıkları kalite puanı göstergelerini baz alarak göz atalım. Aşağıda okuyacağınız maddeler bütün bir SEO işleminin özeti niteliğindedirler ve ileriki aşamalarda anlatacağımız teknik detayların aslında ne için kullanıldıklarını anlamamızı sağlayacaklar.

5 Google Resmi Kalite Puanı Reytingi

1. Sayfanın amacı

Google algoritması sonuçları listelerken her şeyden önce bir web sitesinin arama sorgusuyla alakalı olup olmadığına bakar. İlgili web sayfasının  kullanıcının sorusuna cevap verme amacı güttüğünü anladıktan sonra onu ilk filtrelemesinden başarıyla geçirir.

Ne yapmalı

Sayfada ilgili anahtar kelimeleri kullanarak Tematik bir metin oluşturmalıyız. Arama motoru örümcekleri sayfaya girdiklerinde  sayfanın konusunun ne olduğunu anlayabilmeliler. (Spam yapmadan tabi ki!)

2. Web sitesinin yetkinliği

Alakalı bütün  web sayfaları bir torbaya konduktan sonra Google bunların içinden en yetkin kaynaklardan çıkanları ayrı bir yere ayırır ve kalanlarını arka sıralara hapsetmek üzere filtre dışı bırakır

Ne yapmalı

Web sitenize ve sayfanıza spesifik, konu bağlamında backlink alin. Web sitenizde konu hakkında yayımladığınız sayfalar internet ortamında başka web sitesi sahipleri tarafından tavsiye edilmeli.

3. İçerik kalitesi ve adedi

Alakalı web sitelerinin  arasından yetkin olanları da seçtikten sonra Google konu hakkındaki içeriğin ne kadar kaliteli bir şekilde ve ne miktarda hazırlandığına bakar.

Ne yapmalı

Bir konuyu bütün yönleriyle doyurucu bir şekilde ve  okuyucuyu memnun edecek şekilde hazırlamalıyız. Alınca hazırladığımız içerikler ne kadar memnun olursa o kadar iyi sıralamalar elde ederiz.

4. Sitenin kime ait olduğu

Google işinde o kadar titizdir ki listelemeden önce bir web sitesinin kimin olduğunu dahi bakar. Bunun için WhoIs bilgilerini kullanır. Bunu iki şey için yapar: (1) Web sitesinin sahibinin spamcilikle vs adı çıkmış mı? diğer bir deyişle sicili temiz mi? Temiz değilse geçmiş olsun çünkü Google spam’i ve spam’cileri hiç mi hiç sevmez. (2) Bir diğer baktığı konu web sitesinin sahibinin otorite başka bir web sitesinin olup olmadığıdır.

Ne yapmalı

Eğer spam işlerine adınız karıştıysa (Google tarafından daha önce farkedildiyseniz) alan adı kendi adınıza olmasın.
Aynı şekilde eğer Google gözünde otorite kazanmış bir alan adınız varsa diğer web sitelerinizi de o isim ile kaydetmeyi düşünebilirsiniz.

5. Web sitesinin bilinirliği

Ve son olarak Google sayfanın ait olduğu web sitesinin internet dünyasında ne kadar yer bulduğuna, yani ne kadar tavsiye edildiğine bakar. 2. Maddede baktığı konu hakkında otorite, yani yetkin olup olmadığı idi. Burada otorite gözetmeksizin web sitesinin toplam popülaritesini ölçer.

Ne yapmalı?

Markanızı iyi oluşturun. Farklı platformlarda markanız üzerinden ana domaininize çokça bağlantı alın ve bağlantı olmaksızın dahi olsa adınızdan söz ettirin (Word-of-mouth).
Markanız ne kadar bilinir ve popülerse, sıralamanız da o kadar iyi olacaktır.

Olayı basitleştirmek için sırasıyla eleme metaforunu kullandık fakat bu eleme sureci lineer ve birbiri ardına olan basit bir filtreleme değil tabi ki. Çok daha karmaşık ve iç içe bir süreçten bahsediyoruz.  Google bu 5 reytingi ve daha onlarcasını hesaplarken yüzün üzerinde sıralama faktörü kullanır.

Hatta Google’ın 200 kadar sıralama ölçütü kullandığı sektörde sık söylenen bir bilgidir ve her ne kadar bir kısmı kulaktan dolma olsa da bugün bunların büyük bir kısmını kullandığını biliyoruz ve çoğu durumda deneyimledik.

Fakat bu kadar fazla sayıda faktörle uğraşmak milyonlarca farklı olasılık içerisinde en doğru olanları bulmak demek ve bu imkânsız diyebilirsiniz.

Öncelikle her şeyden önce düşük ve orta rekabette bunların birçoğunu göz önünde bulundurmaya gerek yok. Aksine Google’ın kendi ağzından onayladığı sadece 3 sıralama faktörüyle özellikle düşük rekabetli sektörlerde üst sıralara rahatlıkla yerleşebilirsiniz.

Google'ın Ağzından En Önemli 3 Sıralama Faktörü

1. Bağlantılar (Backlinkler)

2. İçerik

3. RankBrain

Backlinkler
İçerik
RankBrain
Backlinkler

SEO ile uzaktan dahi ilgileniyorsanız backlink kelimesini çokça duymuşsunuzdur. Backlinkler daha önce de söylediğimiz gibi başlangıçta Google algoritmasını diğer arama motorlarınınkilerden ayıran önemli bir ayrıntıydı. Hatta ayrıntı olmaktan öteydi çünkü sadece backlink alarak bir web sitesini belli anahtar kelimelerde üst sıralara taşıyabiliyordunuz.

Bugün backlinkler hala Google’ın kullandığı en önemli sıralama faktörü. Fakat önemi gün geçtikçe azalmakta çünkü manipüle edilmeye çok müsait ve fazlasıyla da ediliyor.

Öncelikle 3 farklı backlink çeşidi olduğunu belirtelim.

  1. Internal link: Sitenizin içerisinde kendi sayfalarınızdan birine verdiğiniz bağlantılar. Web sitenizin ana sayfasından hakkımızda sayfasına verdiğiniz bağlantı bunlara örnektir.
  2. Outbound link: Sizin dışarıya verdiğiniz bağlantılar.
  3. Inbound link: Size dışarıdan verilen bağlantılar.

Bu üçü içerisinde Google’a göre en önemli faktör üçüncüsüdür ve en çok ceza da o sebepten verilmektedir.

Her gün bir sürü internet sitesi dışarıdan doğal olmayan ve kalitesiz backlink alımlarından dolay Google cezalarına maruz kalıyor. Ve Google bu yapay backlinkleri tespit etmede gitgide zekileşiyor.

Google bir web sitesinden aldığınız backlinklerde ise 3 ana kritere bakıyor

Link alınan web sayfası (ayrıca sayfanın ait olduğu web sitesi)

  1. Konu ile alakalı mi?
  2. Güvenilir mi?
  3. Otorite mi ve trafiği var mı? Yani başka web sayfaları da ona bağlantı vermiş mi?

Backlinkler dediğimiz gibi SEO’da en önemli faktör ve çok fazla teknik detaya sahipler. Fakat en basit haliyle bu 3 şartın arandığını söyleyebiliriz. Daha fazla detay için backlinkleri anlattığımız 3. bolüme gidebilirsiniz.

İçerik

İçerik bir web sitesinin sıralamasında baç linklerden hemen sonraki faktördür ve neredeyse ayni öneme sahiptir. Kalite puanı ölçütlerinde söylediğimiz gibi içerikte bakılan 2 kriter vardır: içeriğin kalitesi ve alakalılığı.

     1. İçeriğin Alakalık Düzeyi

Önce alakalılıktan bahsedelim. Bir internet sayfasının içeriğinin aranan anahtar kelime ile ilgili olmasını sağlamak için ne yapmalı? “Keyword stuffing” yapmamak gerektiğini öğrenmiştik.

Yani A konusundan bahsediyorsak sırf daha yüksek trafik almak için B konusundan bahsediyormuşuz gibi bir sinyal vermeyeceğiz.

Yapmamız gereken çok basittir. İçeriği oluşturmadan önce anahtar kelime araştırması yaparken sık yapılan bir hata olan sadece en yüksek hacimli anahtar kelimeleri seçme gibi bir yanlış yapmayacağız.

Onun yerine konumuzu en iyi anlatan ifadeleri ve semantik anahtar kelimeleri kullanırsak içeriğimizin konusunu Google’a daha iyi ifade etmiş oluruz.

     2. İçeriğin Kalitesi

İçeriğin değerlendirilmesindeki diğer kıstas kalite demiştik. Kaliteyi çok uzun uzadıya anlatmaya gerek yok açıkçası, öncelikle şunu söyleyelim: Kendiniz okumak istemeyeceğiniz yazıyı yazmayın.

Google’a göre ise içerik kalitesinin en önemli göstergesi yazının kapsayıcılığı, yani uzunluğudur.

Yapılan sektör araştırmalarına göre uzun ve doyurucu içerikler üst sıralarda yer almak için çok daha uygun adaylar. Yazdığınız yazının 1500 kelimenin altında olmaması ve mümkünse 1800 kelimeyi geçmesi önemli.

İçeriğin uzun olması niçin önemli? Bunun çeşitli sebepleri var.

Birincisi uzun içerik kullan içinin sitede kalma suresini (dwell time) artırır ve bu da tıpkı yukarıda bahsettiğim 3 faktör gibi Google’ın direk önem verdiği faktörlerden bir tanesidir.

İkincisi, uzun içerik daha çok backlink almaya yetkindir. Moz tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 1800 ile 3000 kelime arasındaki bir yazı 15 kat daha fazla backlink almaya meyillidir.

Anahtar kelime araştırması ve site içi SEO’yu anlattığımız bölümlerde SEO’da doğru içeriğin nasıl hazırlanacağına dair çok daha detaylı açıklamalara ulaşabilirsiniz.

RankBrain

RankBrain Google’ın devrimsel nitelikteki algoritma güncellemelerinden biri. RankBrain ismini koymalarındaki sebep arkasında güçlü bir yapay zekâ olması. RankBrain ’in yaptığı şey ise kısaca kullanıcı deneyimini gözlemleyip ölçmek ve web sitesinin kullanıcının ihtiyacını giderip gidermediğini anlamak.

Google algoritmalarının zaman içerisindeki değişimlerini anlattığımız bolümde işlerin git gide daha karmaşık bir hal aldığını söylemiştik. Aslında buna daha basit desek yeridir, çünkü Google kullanıcı dostu içerik istiyor. Kullanıcının merakını giderebiliyor, ona kafasındaki soruların cevaplarını verebiliyorsanız doğru bir SEO stratejisi izliyorsunuz demektir.

Peki, nedir bu RankBrain‘in alametleri? Özet olarak söylemek gerekirse 3 ana ölçütü gözlemliyor diyebiliriz.

  1. Tıklanma Oranı (Clickthrough Rate): Arama sonuçları sayfasında web sayfanıza tıklama oranının ne kadar yüksek olduğu.
  2. Hemen Çıkma Oranı (Bounce Rate): Ziyaretçilerin web sitenize girdikten sonra ne kadar surede ayrıldıkları.
  3. Gezinme Suresi (Dwell Time): Ziyaretçinin sitenizde ne kadar kaldığı.

            Gördüğünüz gibi tamamen kullanıcının web sitenizle olan etkileşimini ölçen bir UX (user experience) algoritmasi.

RankBrain hakkında gerek bizim gerek diğer SEO profesyonellerinin size söyleyebileceğimiz tek şey: Google önümüzdeki yıllarda bütün internet sitelerini RankBrain ile kasıp kavuracak! Web sitelerinizi kullanıcı deneyimini göz önüne alarak yeniden tasarlamakta acele etmenizi tavsiye ediyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram